Contents:
Herhangi başka bir grubu kabul edebileceğini pek düşünmüyoruz şu anda o yüzden çok şanslıyız bu albümde. Şarkının bir kısmında oldukça tartışmalı bir yer vardı bayağı bir kaos durumu hâkimdi. O kadar da takıntılı adamlarız müzik konusunda. Yani düşünün kalp ameliyatına girerken şarkı aklındaydı. Genel olarak albümü Flört tarihinde nereye koyarsınız? Aslında yıllar sonra keşfedileceğini düşünüyoruz. Albüm bittikten sonra o kadar çok çalışmış, uğraşmış ve üstünde düşünmüş oluyoruz ki albümden bıkmış oluyoruz dinlemiyoruz.
Nasıl bir şey olduğu hakkında pek bir bilgimiz olmuyor. Çağatay Kehribar: Biz müzik tarihinde bir yere koymayacağız da müzik tarihi albümü bir yere koyacak açıkçası. Hakan Çağlar : Ben kendi açımdan, müzisyenliğim açısından en beğendiğim albüm olduğunu söyleyebilirim. Ben son albümde iyi davul çaldığımı düşünüyorum.
Analog kayıtlar da yapıyorsunuz. Teknik olarak bu albümün diğer albümlerden farkı nedir? Albümün hazırlanış aşamasından biraz bahsedebilir misiniz? Albümü banda kaydedip dijital süreçlerden de geçirip, yani günümüz teknolojisinin nimetlerinden de faydalanarak bir yere getirdik. Diğerlerinden farklı oldu ama yine analog işin içinde var, temeli analog.
Siz bir taraftan analog çalışıyorsunuz fakat dijitali de işin içine katıyorsunuz. Diğer taraftan retro bir görüntünüz var ama kliplerde çok daha modern şeyleri kullanıyorsunuz. Aradaki dengeyi nasıl sağlıyorsunuz? Yani hepsi bir sentez hâlinde. Aramızda herkes cep telefonlarından, internetten gayet memnun.
Günümüzün tüm yeniliklerinden çok memnunuz ve sonuna kadar da kullandığımızı düşünüyoruz. Ben değil ama diğer çocuklar bu işi gayet iyi beceriyorlar.
Günümüzün bu hâlinden memnunuz ama o banda kaydetmek gerçekten çok şeyi değiştiriyor. Dünyada analog kayıt hâlâ çok revaçta. Mesela Daft Punk, Coldplay hepsi hâlâ analog kayıtlar yapan gruplar. Retro görüntüsü için konuşacak olursak, özellikle söyleyeyim inanın hiçbir şeyi bilinçli yapmıyoruz.
İçeri girip çalıp söylerken ki banda kayıt psikolojisiyle, bilgisayara kayıt psikolojisi arasında dağlar kadar fark var. Analog kayıt demişken bunu taşıyan plaklara da son zamanlarda bir geri dönüş yaşanıyor Yüzde yüz analog, plağı pikaba koyduğunuz an direkt stüdyonun içinden dinliyorsunuz. Bizim de plağı çıkmamış bütün albümlerimizin plağı da çok yakında basılıyor. Ülkemizde bu konuda biraz eksiklik olduğunu düşünüyoruz ve bizim albümümüzün bu konunda örnek teşkil edebileceğini düşünüyoruz.
Sound konusunda öyle, peki sözler konusunda nasıl? Genel olarak şarkılarınızın teması nedir?
Yeni her Flört şarkısının ağır sözleri, felsefesi olmak zorunda değil. O çok basit bir şarkıydı, çok samimi bir şarkıydı ve karım için ne düşünüyorsam bir turne sırasında yolda giderken çalakalem yazdığım bir şarkıydı. Evet sözleri çok basitti ama bana sorduklarında yazdığım en samimi şarkılardan biri diyorum mesela. Çünkü şarkı kendini doğal anlatıyordu. Bu konu aramızda hiç gündeme bile gelmedi. Yaşadığımız şeyleri yansıttığımız için tema değişebiliyor.
Dijital müzik sektörü çok daha farklı bir yere gidiyor artık. Basılı albümlerden ziyade Apple Music, Spotify gibi platformlardan dinleniyor şarkılar. Çünkü artık internetin ve dijital çağın bir sınırı yok ve herkes istediği kişiye ulaşabiliyor. En azından bunu bir platformda belirli bir şekle getirmek daha iyi oldu diye düşünüyorum.
Kendi çapında derken dünya çapından bahsediyorum. Çünkü üretiyoruz, oluşturuyoruz, emek veriyoruz, saatlerimiz, günlerimiz geçiyor bunun karşılığında para alıyoruz ama o ürünün bedavaya ulaşmaması gerekiyor. İnsanların muhakkak ona bir bedel ödemesi gerekiyor ki, bu sadece bize değil plak firmalarına sektörün geneline etki ediyor. Yani bodyguard mesleğini yapan bir insanı bile etkileyen bir sektörden bahsediyoruz. Dansçı mısın? İnsan yaşlandığını düşündüğü zamanlar da böyle şeyleri seviyor. Özellikle 50 yaşına geldiği zaman hoş, güzel bir kızın gelip sizinle dans etmesi hoşunuza gidiyor.
Zaman içerisinde iş hayatıydı, çocuklar filan derken kendime iyi bakmadım. Kilo almaya başladım. Arkadaşlarım söylüyordu, annem uyarıyordu 'yakında kalpten gideceksin' diye.
Kilolarıma takmıştım.. Saat Orada adımın Yurdal olduğunu söyledim.
Bana "Sizi tanıyorum, İvana'nın kocasısınız" dedi. İlgisinden dolayı teşekkür ettim. Çorbacıdan sonra da ayrıldık. Zaten elektriklenme olduğu için dans ettim. Ama müzik bitti, dans bitti, çorba bitti, o da bitti. Bitmek zorundadır zaten. Işıklar yanınca olmaz, gerisini düşünemem bile. Sonra çorbaları içiyorsun ve benim zaten çok güzel bir karım var, evli bir adamım, karıma aşığım deyip flörtü orada bitiriyorsun.
Zaten o kadar insanın gözü önünde bir insanla yatağa gitmek, sevişmek bunlar aklının ucundan bile geçmiyor. Biz bir yere çıkıyoruz, arkadaş grubumuz oluyor. Benim bir arkadaşım karımla dans ediyor.
Benimki de öyle masum bir durum. Ama yeter ki onu aşmasın, büyütmesin.